bence ufak ufak ve orijinal fikirlerle ticarete girin. evet artık her şey yurtdışından geliyor ama bunu getirmeye üşenen, ya da evde yapılabilcek şeyleri yapmaya üşenen çok insan var. piyasada ne yok, onu değerlendirin sonra da sağlam bi sosyal medya desteğiyle satın. metin yazmaktan daha kolay + daha iyi para var.

www.idemama.com

bu saydigin islerle yine gotu baskasina baglayacak, bir lira iki lira kazanip esek gibi calisacaksiniz. ticaret yapin. ne yapayim diye sormayin, gozu acip biraz bakinin.

metin yazmakmis, makale yazmakmis zart zurt sacma sapan, 10 lira verip yazdirilan seylere harcadiginiz zaman kazanacaginiz paradan daha degerli.

Ek iş arıyorum bende ama bulamıyorum maalesef. Siteleri geziyorum önerisi olan var mı ?

ölücülerden kaçabilirseniz
bionluk.com a bakabilirsiniz.

herkesi kendin gibi sanma. çoğu insan empati yoksunu. empatin varsa bile bu insanlarla çatışa çatışa zamanla köreliyor senide kendilerine benzetiyorlar. iyi insan olmak eziklik olarak kullanılacak bir açık olarak görülüyor genelde. sende adapte olabilmek için değişiyorsun. survival of the fittest.

""Her kim bir canavarla çarpışmayı göze alırsa,
bir canavar olmayı da göze alsın.
Uçuruma uzun uzun bakarsanız,
uçurum da sizin içinize bakmaya başlar."

Salla olm boyle seyleri fazla dusunursen kafayi yersin bence. Ayni seyi sende onlara yap hem zevklide.

hepsinin sözleri aynı.
"ne yapak, böyleyiz."

ben kötü değilim lan. hippiyim. valla.
o bahsettiklerin vicdansız evet. bilhassa işçi emeği sömürenler, yetim hakkı yiyenler falan. kapitalizm psikopatiyi kayırır.
www.ted.com

www.ted.com
(8:43)

guguk kuşunda şöyle bir replik vardı: "bir insanın deli olduğuna toplum karar verir."
kötü olup olmadığına da öyle.
ÖRn: 17 yaşındaki kıza tecavüz edersin, ailesi kızı senle evlendirir ve şikayetçi olmaz. kızı 1. eşinin yanına yerleştirir ve ben almasaydım ailesi öldürecekti deyip kendini temizleyebilirsin: www.radikal.com.tr

fakat bunlar toplum normları, coğrafyaya ya da geleneğe göre değişiyor.

bir de bunların tüm üstünde normlar var, yozlaştırılsalar da var.
misal: adam öldürmeyeceksin
yalan söylemeyeceksin
çalmayacaksın
komşunun malına göz dikmeyeceksin.
..

ben kötü değilim lan :/

iyi miyim, bilmiyorum. ama kötü olmadığımı biliyorum.

"Ben kötüyüm" diyen insanlar olabiliyor ama tanıdıklarımdan bunu diyenler gerçekten bencil insanlar olmakla birlikte yukarıdaki hiçbir sınıfa girmiyorlar. Ben kendimi bilemem amadediklerin komple vicdansız. Ama bunun farkında olduklarını sanmıyorum. Çünkü illa ki içlerinde iyilik yapan bir nokta vardır. Benim gözümde o açığı kapatmaz ama kendi gözünde kapatabilir.

Yapılan kötülüğü mantık çerçevesine sokabilir; örneğin "Senin de fabrikan olsun, bakalım sen ne yapacaktın" diyebilir. Bu şekilde kendini aklayabilir. Örneğin, Ali Ağaoğlu'nun konuşmasına bakalım. "Avazım çıktığı kadar bağırıyorum. İstanbul konut inşaat sektörünü en iyi bilen isimlerden biri olarak söylüyorum ki; mevcut yapı stoğunun yüzde 70'i deprem açısından güvenli değil. 1970'li yıllarda İstanbul'un Anadolu yakasında yapılan yapıların büyük bir kısmına inşaat malzemesini ben sattım. Kumları Marmara Denizi'nden demirleri hurdadan çektik. O zamanın şartlarında en iyi malzeme buydu. Sadece biz değil tüm firmalar aynı şeyi yapıyordu. Deprem olursa İstanbul'a ordu bile giremez, ölen şanslıdır". Al işte, alenen kötü adam, potansiyel katil. Ama kendini akladığı iki cünle var yukarıda: "O zamanın şartlarında en iyi malzeme buydu" ve "Sadece biz değil tüm firmalar aynı şeyi yapıyordu". Bu cümle ne kadar kendini aklamak için söylenmişse de, bir kısmının da kendini kandırmak ve kötü olmadığına kendine inandırmak için söylendiğine inanıyorum. "Kötü oldum, çünkü başka seçeneğim yoktu"ya kendini de inandırmaya çalıştığını düşünüyorum. "E, bu işi yapmayabilirdin" seçeneğini düşünmemesi ve düşündürtmemesi gerektiği için böyle seçenekler sunabiliyorlardır kendine.

bazi cevaplar sorunun icinde gizli:

"iscinin hakkini yiyen patron"

isci: dunyaya sikilmek icin gelmis olan, maasi karsiligi emegini satan kisi

patron: dünyaya sikmek icin gelmis olan, zamaninda muhtemeldir ki sikilmis olup simdi sikme sirasinin kendisine gelmiş oldugu akil sahibi kisi.

kapitalist bir duzende yasiyoruz, oyunun kurali isci sikmek uzerine kurulu. hayatta kalmak istiyorsan isciyi sikeceksin. sikilmek hosuna gitmiyorsa soylenmeyi kesip seni de siken tarafa gecirecek bir fikir bulacak ve organize edeceksin.

maasli calisan demek domalip "yok mu beni siken?" diyen insan demektir. begenmiyorsan patron olacaksın.

bu arada ben patron olsam ve gercekten milyonlarim olsa iscime kar payidir, ikramiyedir, bayramlik ceklerdir vs vermek ve daha cok motive etmek isterim. bunun nedeni de sikilme tecrubesine sahip olmam sanirim. ama bir baskasi sirf sikis odakli bakiyor diye de bir sey diyemem, oyun bu, kural bu.

ya sikeceksin ya sikilecek. kimi az siker, kimi cok.

evde yapacagin pizza icin mozzarellanin hic bir onemi olmayacak fazla kasma o yuzden.

disarda yiyecegin zaman bufala bulursan opup basina koyacaksin, o ayri.

mozarella gereksiz pahalı.

dil peyniri işinizi görür.

milano - 29 m

gayet guvenli (ilk gelenler cuzdan carptirir, iki uc de cep telefonu kapkac yapilan var) ist. e kiyasla

yabancilara karsi bir sikinti yok cunku milanodaki turklerin yuzde 90i ogrenci ki bunlarin da yine yuzde 90i zengin ailelerin parlak cocuklari. diger irklara karso da bir olay yok.

***

sevmedigim şeyler: inanilmaz ama inanilmaz yavaslar, markette kasa da sirada 15 kisi de olsa laklak devam ediyor. ya da ornegin kasiyer barkodu okunmayan urunu degistirecek. gayet yavasca yuruyerek, sag solla konusarak... turkiyede 1 gun boyle yapsalar 10 kasiyer lesi cikar.

cin olmadan adam carpmaya calisan mini cakallari. lakin omrunun yarisini herkesin birbirine takmaya calistigi turkiye cehenneminde geciren birinin karşısında acaip mal gorunuyorlar.

ozetle: hayat asiri yavas ve minimal. lakayitlik, yavaslik beni olduruyor her gun, etmedigim kufur kalmiyor bu pratiksizlikten ve yavas isleyen hayattan oturu.

çünkü gerekli düzenlemeler yok!?
avrupa ile kıyaslanabilecek bir durumda değiliz inanın.

gerekli düzenlemeler olmadığı gibi, talep edilen ücretlerin aslında o masrafların karşılığı değil satış ücreti olabilmesinin de önüne geçilemediği için toptan o yola gidiliyor.

Türkiye'de internetten hayvan satışı yasak değil bu arada eğer ki bilmediğim bir düzenleme gelmedi vesaire ise - düzenleme gereği, başka hayvan satışı yapan yerlerin ruhsat ve denetimlerine tabiler internetten satış yapmak isteyecekler de; karşılayan yer olmayınca da, pratikte legal satış olmuyor haliyle.

Benim dusuncem su; yurtdiaindaki gibi sokak hayvanlari kisirlastirilmadigi icin ortalik yavru kedi kayniyor. Parayla cins kedi satinalmak yerine sokaktakileri sahiplendirmek daha mantikli bu durumda. Etrafta suruyle kedi varken veterinerlerin ve pet shoplarin acgozluluk yapip sokak kedilerini bile satisa cikarmasi cok buyuk vicdansizlik.

ülke sınırlarrı delik deşik çünkü, hayvan kaçakçılığı fazla, üstelik satanlar çipi pasaportu bırak, aşılarını yaptıracak duyarlılığa sahip değil. bir kere petshopa gittim, satılık kedi, dedim aşıları var mı, önce var dedi, dedim karnesine bakayım, sen satın al hallettiririz dedi, dedim satılmazsa napıyonuz aşı yapmıyor musunuz, beni kovaladılar resmen. çünkü kaçak getirilen hayvanlar, kim bilir hangi hastalıkları taşıyarak merdivenaltı üretiliyorlar, çünkü hayvan üretim çiftliklerini denetleyecek kurum yok. evcil hayvanların bile, çipi yok, o avrupa ülkesinde bir köpek al çip taktırma, sokağa at, aşılarını yaptırma, bak bakalım ne oluyor.

bence vergisel durumlardan dolayi yasaktir bizde yoksa devletin taktigini sanmiyorum hayvanlarin sagligini vs.
yurt disinda is kurmak da cok kolay, kimse vergi kacirmiyor, kazanci belli bir miktarin uzerindeyse, vergisini oduyor o yuzden bizdeki gibi yok vergi levhasi yok is yeri gosterme gibi seyler de yoktur yurt disinda degil mi?

@bir varmis bir yokmus

oyle bir dunya yok, en azindan avrupada. Türkiye'nin iki kati vergi ve prosedür var italyada. turkiyede is kurmak ve yapmak cok cok daha kolay

hayvan satışı vergi olayından dolayı yasak türkiyede evet.
sahiplendirme sitelerinin buna izin vermemesinin sebebini soruyorsanız da "aşı parası" adı altında hiçbir aşısı yapılmamış, merdivenaltı yerlerde anasına canları isterse yemek verip, bebekleri sütlü ekmekle büyüten orospu çocuklarının bilmemkaç yüz lira para almasını engellemek için yasaklıyorlar.
yani bence insanların masraflarını almasında sorun yok eğer gerçekten adam gibi bakıp, aşılarını vs yaptırıyorlarsa ama onu da hayvana para isteyerek yapmamak lazım, bir canlıdan bahsediyoruz sonuçta, yaptığınız masrafla değeri ölçülecek değil onun, gerçekten yapılan masrafın alınması normal... hayvan alırken para vermememizin sebebi cimrilik değil sonuçta, paranın işin içine girmesinin ticari kaygılarla hayvanların daha çok doğurtulup, daha kötü şartlarda yaşamasına sebep olması...

oyle bir dunya yok cunku italya'da cok fazla prosedur var, hmm. ok.

şırınga gibi bir şeyle deri altına yerleştiriliyor. veterinerlerde okumayı sağlayan adını bilmediğim bir şey var. ben köpeğime taktırmamıştım ama belediyeye kaydını yaptırmıştım. çip yasal zorunluluk sanırım.

Hayvanlar icin mi diyorsun? Kedin/kopegin kaybolursa tarayip kime ait oldugunu ogrenebiliyorlar direkt.

hayvanlara zararı olmasın sonra.

burada italyada cip zorunlu, her evcil hayvan seve seve cipleniyor.

bilgilerin saklandigi, yurtdisindaki gibi, ortak bir yer yok. ben iki kopegime de taktirdim, iki veteriner de hicbir yere kaydetmedi, ne ise yaradi? bir kac yer var kaydetmek icin ama parali ya da hizmeti durdurdular sanirim. heralde ondan veterinerler ugrasmiyor.
belediye taktiysa chip'i kendi sistemine kaydediyor.
bir tane ucretsiz appspot.com dan yer alip uygulama yapalim herkes kaydetsin oraya, nasil olur?

twitter.com
gnl'nin kurucusuna bir sorabilirsiniz belki bir yol gösterir.

sonucunu soyleyeyim, soru yollarsiniz yazili, ekibinden biri de yazili cevap verir. kendisine soru sorup cevap alabilme ihtimaliniz 0.

ulasirsaniz seve seve döt olurum, orasi ayri.

web sitesinde management/kontakt bilgisi vs yok mu?

merhaba. bu arkadaş ileride buluşacak sanırım. rica edin.

iwillmeetmadonna.com

telefonu var olmaz mı?

Guy Oseary
Maverick Films
331 North Maple Drive
2nd Floor
Beverly Hills, CA 90210
Phone: 310-276-6177

bu da facebook'u galba
www.facebook.com

Instagramda fenomen bir turk fotografci var. madonna falan kankasi adinininuttum herifin. Once ona ulasmaya calis, belki oradan madinnaya ziplayabilirsin.

Ama tayyara ulasmak bile bence daha kolaydir. Ulasirsan selam soyle madoya

fuar.aso.com.tr

@masa penisi, aslında böyle bir şey değil. yukarıdan aşağı doğru sayfaları sarkan, direkt kara tahtaymış gibi duvar üstünde yazımı yazayım sonra lazım olursa alayım olmazsa karalamaya devam edeyim dediğim bişi lazım.

www.apartmenttherapy.com
www.studiohomeonline.com

diy wall note board fln diye arama yaparsanız başka örnekler de cıkar craft sitelerinden.

@demon, aynen böyle bişi. bunun daha düşük seviyelisi bile olabilir hatta. bakayım ben.

şöyle bir şey mi?

www.yazitahtasi.com.tr

2. bi link ekledim.onu yapmak daha kolay sanırım.
o tarz rulo kagıtlardan büyük kırtasiyelerde vardır.

bir de ikea'da mala rulo kağıt ve onun masa üstü tutacagı var.

www.ikea.com.tr
www.ikea.com

onu duvara monte edip de kullanabilirsiniz gibi geldi.

@demon,

ilk postundaki 2. attığına bayıldım ya, bunu kendim yaptırabilir miyim acaba bi benzerini, ağaçtan da olur veya benzeri malzemelerden de olur. onu öğreneyim, tam istediğim işlevi görür bu.

flipchart kullanıyoruz ofiste biz ama işine yarar mı bilemedim :/

Duvara istediğin aralıkta 2 adet şu vidalardan tak
www.ensarshop.com

İçinden demir çubuk geçir. Bu düzeneğede istediğin ebatta telli defter as. Büyük boy telli resim defterleri falanda işini görür. Aklıma gelen en basit yöntem bu.

demonun ilk postunun ikinci attigini sevdiysen, e o kagit havlulukla olmaz mi ki?
kagit havlu yerine rulo kagit koycan. ahsam olursa her turlu tasir. ama once rulo kagidi, sonra havlulugu almak gerek. kagit bulmak daha zor diye.. rulonun deligi ne ebatta bilemezsin fln.

mobildeyim, favori yok. mesajim bulunsun

youtube'da yayın yapan insanların yüzde 70'i dijital fotoğraf makineleriyle hallediyor bu işi. tabii ki hepsi olmuyor da, 1000 lira üstü dslr'lar işini görür ama sadece görüntü için. ses olayı biraz daha farklı, ya fotoğraf makinesinden mikrofon uzatıp amfiye yaklaştıracaksın ya da ayrıca güzel mikrofon alıp bilgisayara kayıt yapacaksın, aksi takdirde pek hoş bir şey çıkmaz ortaya muhtemelen. yeterli ışığın varsa son 2 senede çıkmış üst model cep telefonları da video konusunda işini görebilir, eğer profesyonelce bir şey olsun istemiyorsan.

iyi bir ses kartı alıp direk bilgisayara kaydedersen ses için en iyisi olur. görüntüyü de iyi kötü telefon kamerasıyla bile halledersin.

kamerayi hallettin varsayıyorum,

ses icin bir tane external ses karti aliyorsun (maudio nun herhangi biri olur, ben fasttrack pro kullanıyorum). gitarı amfiye ve ses kartina takıyorsun ya da sadece ses kartina takip, bikgden bir amfi simulator programi kullanıyorsun.

kaydederken ses girisi icin ses kartini seçiyorsun ki videoya ses olarak enstrumanin alinsin.

bu kadar

(ses karti kullanmazsan latency olur, dorek bilgin ses kartiyla olmaz kayit)

italya yerel saati

ben ilk cümlenizle ilgili bir hatırlatma yapayım. italya'da 2 haftada 1 cuma günleri grev yapılıyor. cuma günü uçuyorsanız bu ihtimali göz önüne alın çünkü denk gelirse direkt uçuşunuz iptal olacaktır. yedek plan yapmanızda fayda var.

ucus iptal olmaz, toplu tasimada her ay bir cume ya da persembe oluyor. taksi kullanirsin dert degil.

peynir ve sarap da supermarketten alinir dostum, nereden alacaksin? oyle acaip isler degil. turkiyeye gelen turistin lokum nereden alinir diye sormasi gibi dusun.

Kalkış yerel iniş yerel istanbulunki istanbul romaninki roma

transport maliyeti ürünün ederinden fazla olur. degmez. orda satin.

kurnaz +1

hic kasayim bile deme, direk sacmalik olur yapacagin. mobilya ithalat ihracati bile sirf nakliye dolayisiyla en moktan ticaret turudur.

10/32

Ama nasıl? Çözümüyle birlikte lütfen? 5 in 3 lü permütasyonu bölü (1/2)^5 mi

10/32 yani 0.3125 çıkıyor. Deney yaptım. Sen de yapabilirsin:
harzem.com

Deneye devame ettikçe 0.3125'e yakınsıyor.

%50 :D ya olur ya olmaz mantığı.

@harzem

o neydi giz? naptin orda

Öncelikle soru şu mu, yoksa diğeri mi?
a) 5 defa para havaya atılıyor, en az 3 defa tura gelme olasılığı nedir?
Bunun cevabı:
Tüm ihtimallerden hiç tura gelmeme, 1 kez tura gelme ve 2 kez tura gelme ihtimalleri çıkarılarak bulunabilir.
Tüm ihtimaller 2 üssü 5 eşittir 32 adettir.
Hiç tura gelmeme ihtimali= 1/2 üzeri 5 = 1/32
1 kez tura gelme ihtimali= 5'in 1'li kombinasyonu /32 = 5/32
2 kez tura gelme ihtimali= 5'in 2'li kombinasyonu / 32 =10/32
Yani 32/32 - (1+5+10)/32 =16/32 yani 1/2.

b) Eğer soru tam olarak 3 defa tura gelme ihtimali ise;
5'ün 3'lü kombinasyonu / tüm ihtimaller = 10/32

Tttyy yttyt vesaire bir sonuç gelecek sıra önemli değil, bu sonuçların oluşturduğu küme P(A), sP(A)=P(5,3)

Tüm sonuçlar kümesi; P(E)=2*2*2*2*2=32

Sonuç= sP(A)/sP(E)

bolca kirece bulayın, kürekle filan çuvala koyun bir yere gömmeye çalışın.

eldiven filan giymeyi unutmayın.

posetle al cop kutusuna at

latex eldiven giyin, hayvancağızı sarmak için gazete kağıdı kullanın. gazete kağıdı açılmasın diye üzerine bant kullanabilirsiniz ya da iple bağlayabilirsiniz. sonra poşete koyun.

sonra belediyeye haber verin, tıbbi atık olarak alırlar diye tahmin ediyorum. veterinerlik hizmetleri veren yerlerden, barınaklardan o şekilde alıyorlar.

çöpe atmak benim vicdanıma ters geliyor ama başka çareniz yoksa öyle yaparsınız...

Sürekli canlı tutmaya çalışarak... Artık internet var neyse ki, sürekli birileriyle konuşmasan da o dilde düzenli olarak bir şeyler okuyarak da bir seviyeye kadar canlı tutabilirsin.

Evet geriliyor. Ancak hatırlama süresi çok daha kısa ve basit. Ayrıca 4-5'i de anadil seviyesinde bilinmiyor zaten. Eğer varsa, saygı duyarım.

İlk önce öğrenme kısmına değineyim. İngilizce şuna benziyor bu buna benziyor o yüzden kolay falan diyolar ya, yalan o. Bir dili öğrendikten sonra diğerlerini öğrenmenin kolay gelmesinin sebebi senin "bir yabancı dilin nasıl öğrenileceğini öğrenmiş" olman. Yani az çok nelere dikkat etmen, nelere yoğunlaşman gerektiğini öğrenip sisteme oturtabiliyorsun direkt. O yüzden bir'den sonra diğerleri daha rahat olur.

İkincisi, dil unutulan bir şey değil. Yavaş yavaş oluyor ama yine de hatırlıyorsun, aylardır tek kelime almanca konuşmadım mesela ama biri gelse bi 15 dakika zorlanır sonra akıtırım yani.

unutmak değil de fena karışıyor diller birbirine.. almancayı öğrendiğim zamanlarda nicht = not ve kann = can birbirine çok karışıyordu bende.

@roket adam, fransızca öğrenme çabamda inglizce'de öğrenmiş olduğum türkçe'den farklı cümle yapısı ve ingilizce kelimeler çok yardımcı oluyor. velhasıl bazı dilleri öğrenerek o dilin ailesindeki dilleri öğrenmek daha kolay olur derim.

4.'yü ben tamamen unutmuş durumdayım
3. yü bile unutuyorum yavaş yavaş :/

İki anadilimi günlük zaten aktif olarak kullanıyorum, diğer anadil seviyesine hayli yakın iki dili de düzenli okuyarak rotasyonun içinde tutuyorum veya o dilde izlediğim dinlediğim şeylerle. Alt orta seviyedeki 5. Dil ise rölantide ancak denk gelirse 5-10 dklık adaptasyon süreci sonrasında tazeleniyor. 6. Dile göz kırpıyorum bir yandan.

Dil öğrenmek külfet veya zorunluluktan çok benim için beyin cimnastiği eğlence. Bir dilde düşünebilmeyi oturttuğun anda pratik azalsa bile çok kısa sürede tazeleniyor. Dilleri seven biri olarak da sürekli taze tutacak fırsatı yaratıyor insan. Ama denildiği gibi çorba olabiliyor zaman zaman farkında olmadan kelime sıkıştırıyorsun.

konusulan diller: ingilizce, italyanca
seviye: fluent
kullanim: evde kiz arkadasla ingilizce (cumlenin %80'i ing, kalani itl.), sokakta italyanca

birinci yabanci dilim her zaman ingilizce idi, her zaman akici konusurdum fakat burada yasamaya basladiktan sonra gozle gorulur seviyede ingilizcem bozuldu (ayni derecede italyancam artti).

eger whatsapp'ta falan italyanca konusuyorsam, kiz ark.im bir sey sordugunda farkinda olmadan italyanca cevap veriyorum, beyin ona değişmiş oluyor, dusunce bicimini tamamen degistiriyor. ayrica ingilizce konusurken de bir kelime aklima hangi dilde gelirse o sekilde soyluyorum, ingilizce italyanca karisik tarzanca bir sey oluyor.

tr'ye tatile gidip de geri dondugumde hissedilir bicimde italyancam yavasliyor ilk 3-4 saatlik surecte, tekrar adapte olmam gerekiyor.

farkli yabanci dilleri sonradan ogrenip konusmak degil de, asil bilingual kisiler beni cok meraklandiriyor. ruyalari hangi dilde goruyor, hangi dilde konusacagina nasil karar veriyor vs. anadili italyanca ve turkce olan bir kiz arkim vardi, benle turkce konusurdu, cunku oyle hissediyormus. italyanca konustugumda farkli biri gibi geliyormusum.

şarkı dinlemek, birşeyler okumak, vesaire işe yarıyor. ha ama yapmazsan unutuluyor evet, lakin sonrasında tekrar canlandırmak o kadar zor olmuyor.

bir de karışmak değil de, bir dili çok aktif kullanınca, diğer dili aktif kullanmaya başlamak için birkaç saat yahut gün gerekebiliyor.

anne alman, baba italyan, hollanda'da yaşayan bir arkadaşım var. 3 yıl da güney amerika seyehati sonrası 2 yıldır tr de yaşıyor.
italyanca, almanca, flemenkçe ana dili.
ispanyolca, ingilizce ve türkçe gayet akıcı net konuşup yazabiliyor.
rüya konusunu sorduğumda ise o da bilmediğini söyledi yani rüyasında farketmiyor hangi dilin konuşulduğunu.
zaman zaman konuşurken araya diğer dillerden kelimeler koyduğu oluyor istemsizce.

m.youtube.com

m.youtube.com

afrocubanbebop dogruyu soylemis.

lakin isis'in anthemi genel olarak "saleel al sawarim"dir. ben de bugun isis videolari izlerken merak edip check ettim, iki sarkiyi da dinledim. ama bu saleel al sawarim bir baska, sozleri de ezberledim soyleyip duruyorum arapca aksanla :D

saghliil ess sawaarrrim, alllahahuu ekbeer .

Yabancı dil nankördür, dediğin gibi kullanmazsan unutursun. İngilizceyi unutması zor günlük hayatta, bilgisayar başında, dizi film falan derken bir şekilde tekrar ediliyor kısıtlı da olsa. İtalyanca sıkıntı işte, bireysel olarak tekrar etmezsen unutur gidersin. İspanyolca öğrenmiştim bir ara, 3 kur falan gittim. Derdimi anlatacak seviyeye gelmiştim, şimdi tek kelime hatırlamıyorum diyebilirim. Hiç tekrar etmedim çünkü.

unutursun için yana yana. ayrıca italyancada vurgular çok önemli, dolayısıyla diğer dillere kıyasla çok daha fazla konuşma pratiği ve ezber gerektiriyor. acayip acayip işler. konuşmayacaksan uğraşma bence hiç. ankara için durumu bilmiyorum ama italyanca öğrenmek için italyan kültür her zaman daha iyidir, ben olsam orayı tercih ederdim.

imza: italyan dili & edebiyatı öğrencisi.

Tunus'ta idea diye bir kurs var sadece italyanca ve ispanyolca ogreten. Giden arkadaslarim cok memnunlar ve tomer'e gore daha ucuz.

italyanca almanca'dan daha kolaydir, nedeni de hem okuma kolayligi, hem de kulaga hos gelmesidir. yaptigim gozlemler ve bizzat sahsi ogrenim gecmisime gore olan budur.

italyancada genis zamani hemen ogrenebilirsin, iki uc cumle soylemek v.s gercekten kolaydir. fakat ilerleyen bolumlerde italyanca zorlasir, ozellikle "ci" edati ve congiuntivo isi biraz zorlastiriyor. ama genel olarak almancadan cok daha kolay ogrenilebilir diyebilirim.

gecmis: ingilizce fluent, italyanca fluent (5 senedir italyada yasiyorum), almanca hic bisey hatirlamiyorum (1 sene hazirlik vardi uni.de, 2 ay dayanabilmistim. cok kazikti)

italyanca iyidir, ama kullanmayacaksan cok da gerek yok cunku sadece italyanlar konusuyor.

oncelikle; moruk yaz geldi, nereye bulk yapiyosun?

1) squat'i once yap, 3x5 yap, maks. agirlik ile yap, geri kalanlari 4x8 yapabilirsin.
2) bodybuilding.com'dan baska bir yer yok, burasi bb'nin mabedi.hic bakma baska yere
3) binlerce bulursun, google'la, hem youtubedan video hem bb.com dan makaleler. cok fazla desmeye gerek yok, belli basli seyler var zaten. fazla kafa yorma
4) gucsuzsen oncelikle strength training yap, rippetoe'nun ki olabilir. yaza dogru 4 gunluk programa gecersin (senin vakit coktan gecti gerci, bu zamandan sonra ne yapsan kar, ama bulk yapip da yaglanma, malum yaz geldi)

kanka ben guneydeyim, kisa giriyorum.

Jason Ferruggia'nın kitaplarına bakabilirsin malum ortamlardan.

Program olarak StrongLifts 5x5 güzel bir başlangıç olabilir. Beslenme için de carb backloading.

kimin, kendinin mi? e devlette sgk dan sorgulayabilirsin sigortan tam odeniyorsa. ya da maas bordrona bak, hic olmadi kendin hesapla?! sen bilmezsen kim bilecek be hey calisan?

Konya dediğin yer çok büyük bir sanayi. Adamın alt yapısı var, ürün çeşitliliği çok. Senin doğru malzemeyi üretmen lazım yoksa satamazsın batarsın. Oto yedek parça üretiyorken bir anda medikal parça üretebiliyor olman gerek. Öyle damdan düşer gibi bi işletme de açamazsın onu söyliyeyim. Yani babadan kalma bi birikim olması şart. Bu da illa para ya da maddi kaynak değil, tecrübe, bilgi, küçük de olsa bi atölye Torna tesviye gibi. Ya da belli bi süre sanayide çalışıp tamam artık ben de böyle bi dükkan açayım diyebilirsin.
Ayrıca da o işler öyle kolay olmuyor...

bir sekilde bir urunde karar kılıp (ille de kocaman beyaz esya kalip presi, thermoform olacak degil) onu turkiyede faaon urettirmek kendi markan icin, ve sonradan pazarlamak bir is modeli midir degil midir?

tanidigim cogu kisi oncelikle bir yerde calismaya baslamis, sonra kendi yerini acip once fson yaptirmia, sonradan atolyesini dizmis fabrika boyutuna gelmis.

ama diğer yandan urettigi malin mutfagindan gelmeyen tanıdıklarim da var, adam sadece uretim faktorlerini organize etmis ve pazarlamasiyla ugrasiyor malin.

...

mumkun oldugunca kucuk boyutta, fazla karmasik olmayan sanayi mali ne uretmeli?

benim var bi fikrim bir sürü alt firma ile anlaşıp parça üretip sonra montajını yapacam avrupa ve amerikaya satacam aynı ürün orada da var ama işçilik ve malzeme maliyetini düşürecem sonra gelsin paralar :D

Türkiye'de son yıllarda inşaat alıp yürüdüğü için vinç, iş makinesi, rulman, hidrolik, pnömatik vb. de onunla birlikte yürüdü.

Benim gördüğüm fason üretim yapanlar ilginç bir şekilde kazanıyor. Ankara'da Ostim'e sürekli gidip geliyorum. Hayvan bağlasan durmayacak atölyeler var. Çoğu firmanın tezgah kalibrasyonları bozulmuş, tornalar konik işliyor vb. Ama bu adamlar kazanıyor bir şekilde. Yıllardır görüyorum, yıllardır hayret ediyorum.

Kendi ürününüzü üretmek, yahut ürettirmek ise ayrı bir çalışma istiyor. Çünkü bunda pazarlama da işin içine giriyor, yatırımınızı yaparken geri dönüşü daha farklı hesaplamanız gerekiyor.

Saatkac.com

13:04

13:10

13:19

13:25

hayır 13.45

her sene ayni soruyu sormaktan bikmadiniz, azicik arama ozelligini kullanin yahu. ayni soru gecen senelerde de soruldu.

nerde?

mesela benim oldugum yerde saat su anda 14:37.

mesela benim oldugum yerde saat su anda 14:37.

crucio [ekşi sözlük yazarı] (29.03.15 15:37:39)

15:39 pm here

5 dakilalık iş idi belçikada, prosedür sadece diye biliyorum. Başının ağrımasından iyidir.

not: eski bir erasmus öğrencisi.

italyada uğreştırıcı bir iş, en az 150 euro da maliyeti var. 11. ayda iznini alan da var 2. ay da da çok belirsiz bir süreç yani.

almayıp dönenler var sanırım, ama sen yine al sorun çıkmasın. 5 dakikalık iş değil maalesef italya'da hatta belki sen dönene kadar çıkmayabilir bile :D ama sen geldikten sonraki 8 gün içinde başvur yine kafan rahat olsun.

geleli 8 günü geçti bile ,başvurmayacaktım şimdi şimdi içime sinmemeye başladı:)

Okula erasmus için kayıt yaptırmış olsan da oturma iznini isteyecektir. Bankada hesap açmayacak mısın? Oturma izni ister, tek başına ev kiralayayım desen o da oturma izni ister, belki okul süresince kendine bir staj ayarlarsın o da oturma izni ister. Gerektiğinde başvururum dersen niye bu kadar geç başvurdun der. Üstelik eğer sen senelik sağlık sigortası gösterirsen senelik oturum alma ihtimalin var bu da erasmus sonrasında da oturum bitene kadar avrupanın istediğin yerine vizesiz gidebilirsin demek. Vs vs. Oturma izni almak zor değil bi postaneye gideceksin max yarım saat( sıra beklemeyeceğin nispeten daha ufak bir postane seç) bir de randevuyla parmak izi vereceksin. Sonrasında bilgilendirecekler alacaksın oturma iznini. Masraf kısmı ayrı, her sene kol gibi giriyordu..

Bu arada milanodaysan 2ayı neredeyse hiç geçmiyor gelmesi.

milanoda 2 ayda alirsin oturumunu. islemleri bildikten sonra kastiran bir yani yok. nwnd nin dedigi nedenlerden dolayi sen basvur permessoya, nolur nolmaz

Yurtta kaliyorum codice financale veren eden olmadi,hatta okula kaydim yapilirken tax code dedim gerek yok ki dediler. onu almak icin de postaneye mi gitmek lazim? banka hesabi vs actirmiycam da. Ulkeden cikis yaparken bir arkadasima sormuslar digerine sormamislar oturma iznini bukadar keyfi birsey beni gerdi.

agenzia delle entrate

codice fiscale cikartmak icin gitmen gereken yer burasi.

Yeniceriler yapiyordu mesela osmanli zamaninda.

spor ayakkabı all star converse ile çıktı diye biliyorum
yüzme koşu bence bu tarz şeyler hep vardı bilemedim güzel soru sormuşsun

spordan kasıt yürüyüş ata binme yüzme gibi şeyler yapıyorlardı
aletli yada spor salonu şeklinde tabi yoktu.

antik yunan heykellerinde kasli adamlar betimlenmis ki o tur kaslara ancak vucud gelistirme yaptilarsa (yani ona benzer bir sey o gunler icin) sahip olabilirlerdi. demek mi bilincli olarak kaya vs kaldirmislar.

daha yeni zamanlarda ise koyluler vs zaten mecburen calisiyordu. zenginler hakkaten napiyordu acaba.

güzel soru
www.unm.edu

Yağlı güreş :) , avcılık yapılıyor genelde ok ile,

Aslina bakarsan yukarida soyledikleri gibi, olimpiyatlar antik donemlere dayandigina gore, musabakalar icin duzenli antrenmanlar yapiyor olmalilar.
Birinci dunya savasinda onceki donemden bahsedersek, bizde "zorhane" vardi mesela.

sıradan vatandaşları bilemiyorum ama gladyatörler günümüz atletleri gibi yemeğiyle sağlığıyla falan çalışıyormuş bayağı. ancak o dönemde "sağlıklı" olmak amacıyla yapıldığını sanmıyorum bunların. müsabakalarda avantaj sağlamak, güçlü olmak, yapılan işte daha iyi olmak gibi hedefleri vardır sanırım. atıyorum yüzücüler "vücudum şekle girsin" diye değil de yarışmada birinci olmak için yüzüyorlardır sadece.

allah yok bi' şey yok seks gırla, fabrikasyon ürün yok sağlıksız besin yok adamlar ne kasacak sporla. hem zaten her şeyi fiziksel güçle yapıyorlar. bence müsabakalar dışında yapmıyorlardır bir şeyler. dombili zenginler de işte "güçlü olayım" diyerek antrenman yapmıştır kılıçla mılıçla belki.

yazdıklarımın tarihi dayanağı yok tabii işkembeden sallıyorum, bence böyle olmuştur diye. ben 70-80 yıllarında yaşasam mesela zaten kilo milo almam. sürekli fizik gücüyle iş yapıyorum zaten taş gibi olurum. anamızı bacımızı kollamak için kılıç sallardık işte o olurdu yani. kas yapıp ne yapıcam sanki, havan kime yabancı.

antik yunan gymnasiumları

global.britannica.com

Selim sirri tarcan ve riza tevfik bolukbasi, eski vucutculardandir. Saglam kafa saglam vucutta bulunur, dusturunu kendilerine siar edinmisler.

Gunumuzdeki agirlik kaldirmayi (halter dahil) spor sayiyorsaniz, bunun eski versiyonlari da vardi en.wikipedia.org

Ayrica Yunan ve -her iki- Roma zamaninda da at arabali yarislar oluyordu. Bizans'da takimlar vardi mesela kirmizi-beyaz-mavi-yesil diye.

Futbol: en.wikipedia.org

Ayrica aticilik, jousting, kahrolasi zenginlerin avciligi falan da "spor" olarak sayilabilir. Bazi yerlerde spor mu/oyun mu diye dusunulebilir fakat bu gunumuzdeki "spor"lar icin de gecerli. Sokakta top oynar cocuklar ama futbolcular spor yaparlar, ama nihayetinde gene oyun, gibi. O yuzden bugunun spor algisiyla yargilayamayiz tamamen(takim yok, adidas yok, nike yok...).

Duzeltiyorum, nike var aslinda ehehe.

Ek: en.wikipedia.org

büyükbabam güreşçiymiş ve şu antik yunandaki adamlar kadar olmasa da düzgün kaslı ( üzgün kaslı gibi olduasdasdasdkmlkm) bir insanmış. sonuçta ata sporu. 100 sene önce de 200 sene önce de varmış bu olay.

artı tırpanla çayır biçmek, adonisleri ortaya çıkaran bi spor.

ata binmek, yürüyüş.

olimpiyatlar ta yunan mitolojisine kadar dayandığına göre, evet spor yapılıyordu. kendi beden güçlerini kullanarak spor yapıyorlardı.

sonra komik komik aletler çıkmış. nasıl ki ilk bilgisayar bir oda büyüklüğündeymiş ve pratiklikten uzakmış, o ilk çıkan aletler de öyle pratiklikten uzakmış.

history with pictures diye mi ne bir twitter hesabı var takip ettiğim, onda paylaşımlar görmüştüm o spor aletleriyle ilgili. gülüç duruyorlar oldukça, şimdiki aletlerle kıyaslayınca.

bir de o zamanlar radyo varmış, müzik varmış, dans varmış. zenginler hep dans bilirmiş. e o da bir nevi spor.

at binmek de var tabi. hatta avlanmak da spor amacıyla yapılıp spor sayılıyormuş benim bildiğim.

Antik Yunan'dan kalma olimpiyatların olduğu bir dünyada yaşıyoruz.

s-media-cache-ak0.pinimg.com
4.bp.blogspot.com
4.bp.blogspot.com
vidadish.files.wordpress.com

1.dünya savaşı öncesine ait olmasa da o dönemlerde vardı elbet. 1920'li yıllara ait 1-2 tanesi mesela.

hem kumuna hem battaniyeye mi yapıyor, yoksa kumuna hiç mi yapmıyor?

kısırlaştırıldı mı?

kumuna sadece büyük tuvaletini yapmış, küçük tuvaletini yattığı battaniyeye yapmış, bugün de kanepeye. kumu da temiz üstelik

kısır değil, ondan mıdır diyosunuz? önceki evim zemin kattaydı pencereye doluşan kedilere koku bırakırdı bazen ama şimdiki evim de üçüncü katta ama yine o mantıkla yapıyo olabilir aslında evet

"belli ki uzun zamandır yapmış ki battaniye sırılsıklamdı" yazmışsınız da, uzun zamandır kumuna çişini yapıp yapmadığını merak ettim o yüzden. yani acaba kumuna çiş yapmayı ne zaman bıraktı? ne oldu da bıraktı? onu düşünün. kum kabıyla ilgili bir değişiklik oldu mu?

bazı kediler çişi için ayrı kakası için ayrı kum isterler. sizinkinde de öyle bir eğilim olabilir. huy değiştirebiliyorlar.

kum kabını iki tane yapın, birine kakasını yapar, diğerine de çişini yapar eğer ortada çişini tutamama gibi bir sağlık problemi yoksa.

bu birkaç gün içinde kumunu temiz görünce farkettim ben de, ortalığı kontrol ettim yatağını da düzelteyim derken battaniyeyi farkettim, bugün de kanepe çıktı, kimbilir başka nerde var :( son zamanlarda bi değişiklik olmadı aynı kum kabı aynı ıslak mendille silip kurulayıp yeni kum koyuyorum, kum markası da hep aynı ama dediğiniz gibi huy değiştiriyordur belki, bir kum kabı daha koyayım o halde. peki ya o koku sonra hep çekmeyecek mi, kanepeye yine yaparsa?

alistirmak amaciyla kumuna bir miktar kendiniz isemeyi deneyin.

(o efsane duyuruya selam olsun)

evde olmayacağınız zamanlar için kanepeye çift taraflı yapıştırıcı bantlar koyabilirsiniz, kanepeye çıkmasını engeller.

daha doğrusu, çıktığı gibi geri iner. çişini yaptığı her yere koyabilirsiniz bu bantlardan.

biz koltuk ve kanepelerimize mutlaka örtü koyuyoruz. çiş kaçırabiliyorlar azıcık, senede 1 bile olsa. dahası, tüy yumaklarını kusabiliyorlar oraya buraya. o yüzden koltukların oturduğumuz kısımlarına koltuk örtüsü sermek iyi olabilir. hem renkli bir şeyler serince odanın havası da değişiyor. :)

sirke dökün o kısma. bir süre kokar burnunuza ama sürekli işenmesinden iyisir. geri kalan her şey için whimsical'ın dediği şeylere katılıyorum.

Mart ayındayız, ksır olmayan bir kedin var, tabi ki koku bırakacak her yere.

Koku bırakma isteği kısırlaştıktan birkaç hafta sonra geçer. Ama eğer şu anda kızışmışsa kısırlaştırılmaz, kızışmanın geçmesi gerek. Bence acil olarak götürün veterinere kızışma başlamadan.

Not: 4 kediden bizzat tecrübe, bir sürü de kedi sever eş dosttan bilgi.

çok teşekkürler yardımlarınız için, whimsical, mütevazi, harzem, bant ve sirkeyi deniycem şimdi arap sabunuyla temizledim. bu aralar kızışma zamanı evet o yüzden bi iki hafta sonra da kısırlaştırsam iyi olcak gibi. tekrar çok teşekkürler

kısırlaştırmadan bunun önüne geçemezsiniz. benim küçük dişi kedim, ki kendisi şu an 11 aylık, 2-3 haftadır evin her yerine durmadan çişini yapıyordu. 10 dün önce kısırlaştırdım, kesildi.

kedilerle ilgili bilgi: halk arasında yanlış bilinen bir konuyu düzeltmek için yazıyorum. kediler "SADECE" mart ayında kızgınlığa girip çiftleşmez. eğer kedinin sağlığı yerindeyse ve havalar güzelse ayda bir sefer kızgınlığa girebilir.

o yüzden aman mart ayını atlatalım kısırlaştırmaya gerek yok gibi şeyler düşünmeyin.

ayrıca kısırlaştırma operasyonu için kedinin biraz yatışmasını bekleyin. tam kızgınlık döneminde operasyon zor oluyormuş. o yüzden veterinerinize danışarak götürün.

kuyruğunu çekelersen bir daha yapmaması gerektiğini acıklı şekilde öğrenir.

gecme bence haci, haddinden fazla bug var sorun uzerine sorun okuyorum hergun. ben de bekliyorum bakalim sular sakinlessin gecicem ama ozellikle batarya suresini azaltmasi ve olasi wifi sorunlarindan oturu bekliyorum

ben çıktığı günden beri kullanıyorum, eğer maverick kullanıyorsanız mutlaka geçin, eğer önceki bir sistemdeyseniz bekleyebilirsiniz...

Mountain Lion kullanıyorsan geçme.
Edit: Zaten belirtmişsin. Mavericks kullanıyorsan da geçme. Hatta downgrade yapıp M.L. kur.

macbook unibody beyaz 2009 kullaniyorum. gecme, 4gb ram bile yetmiyor. tamamen gereksiz, hiç bir katkısı yok bana

yosemite ilk betadan beri kullanıyorum, bahsedilen wifi sorununu yaşamadım, insanlar öyle bir anlatıyor ki sanki makine wifi'ya bağlanamıyor. ama bluetooth sorunu yaşadım çok, uykudan uyanınca bağlanma sıkıntısı yaşıyordu. şimdi sorun yok ama geçme derim, ben alıştığım ve uygulamalarım yüzünden geri dönemiyorum. az çok hissedilir bir batarya performans sıkıntısı da yaşadım. eskiden atıyorum 3 saat gidiyorsa, yosemite ile 2.5 saat gidiyor (aynı çalışma koşullarında.)

3 hafta bas yine eski haline gelirsin kas hacmi olarak, dert etme. kas hafizasi ne guzel sey.

yaglanma kismini es geciyorum, diyet olmadan asla.

Yağlanma çok yok aslında ama özellikle önceden çok kaslı diri olan bölgelerde yumuşama ve sünmeyi yağ fazlalığı olarak düşünmüştüm. Yok geri çekilmiş yumuşamış kas mı o?

Hem atrofi, hem yağlanma. Antrenmana dönünce düzelir.

The Incredible Machines?

tim demeye gelmistim ki denmis. tee 96 da falan oynardim, hey gidi.

alkislarlayasiyorum.com

bolzano

bence benevento 6 ay kaldim orada kapini acik birak disari cik o derece guvenli insanlari cok iyi trenle romaya 3 saat napoliye de 1 saat uzaklikta. campania bolgesinde hani o spartacusten bildigimiz capuanin oldugu alan.. pizzasi da cok iyidi ki gittigim her yerde yedim romadan tut bariye kadar en az 12 sehirde yedim. milano,pisa, bologna, amalfi vs.. en sadece napolide bi yerde yedigim cook cook farkliydi ki yuz kusur yillik yermis.

oopss salernoyu unutmusun oraya gittigimde ic gecirmistik ama benevento sevgim bi baska :S
son kararim salerno ya da benevento +1, lakin salerno cok nemli olabilir yazin mayista bunaldigimi hatirliyorum.

ustteki 6 ay erasmus yapip da donen italya romantiklerinin söylediklerine sakin itibar edeyim deme. beneventodur, salernodur ve genelinde guney italya - denizi falan olsa da- medeniyet olarak koyden hallicedir. bizim memlekette italyan ozentiligi diz boyu oldugundan, italyanin hakkarisi reggio di calabria, lecce ya da cagliariye de gitseler "ooo cohg muhteşemg" diyecektir bu tipler.

oncelikle, kendini avrupada sanmak istiyorsan kuzey italyadan sasma sakin. italyada genel olarak zaten doga guzel, yesillik bol. bu bakimdan olanaklar anlaminda en gelismis ve en kozmopolit sehir olan milanodan sasma. yine verona, padova falan da olabilir ama sikilma ihtimalin de var.

turkiyede bir buyuksehirde buyuduysen milanodan baska hic bir yer "yasamak" icin bir turku kesmez. dersen ki gidiyim bir sene kalir, gelir atar tutarim, sicilyaya da gidebilirsin tabi.

* 6 senedir milanoda yasiyorum, isimdeyim gucumdeyim.

edit: kucuk atarli gencimizin dogru tespiti yiyince icine oturmus. onu dinle sen, uzulecek gibi yoksa :)

ayrica en onemli noktalardan biri, milano gerek tren olsun gerek ucuz havayollaridir vs italyanin hub'idir. istedigin yere ertesi gun yola cikabilirsin. trenle paris, geneve, zurih, munih, viyana gidebilirsin. ryanair ve easyjet milanodan kalkar. dunyanin her yerinden insan milanoya okumaya ya da calismaya gelir. italyadaki her on etkiigin 9 u milanodadir.

yukarida kendini italya buyukelcisi arkadasa hic itibar etme, boyle tipleri iyi bilirim milanodan cikmamistir ama sabaha kadar ahkam keser.. ben araba kiraladim tam 5 ayimi italyaya ayirdim haritada gidip gormedigim isaretlemedigim az yer vardir.. milano koylusunun aklinin hayalinin almayacagi seyler gorup yasadim.. sozun ozu bu basliga milano cevabi vermek kusura bakmayin ama malliktir.. soruyu soran belliki klasik bisey istemiyor..dogasi temiz diyor.. guvenli diyor.. gelen cevap MILANO.. asdmkl neyse paran varsa git floransada yasa abi, ama uygun falan diyorsun diye dedim oralari.. ayriyeten cagliariye de gittim hic te o coog muhtesem demedim bi sikim yoktu.. senin belirttigin isteklere uymuyor..

ayriyeten istanbul-milano benzetmesi yapmak icin de gercekten orada 6 yil yasamak lazim, bak bu cok gerekliasdhka.. aklima gelmisken turkiye'de buyuksehirde buyuduysen ve fransa'ya gideceksen paristen asagisi kesmez seni.. muthis tespit de mi bak herkesin aklina gelmez bu.. nereden mi biliyorum ?

* 8 yil pariste yasadim bos gecenin bos kalfasiyim.

çek'te prag'da alza.cz var, onun şehrin dışına doğru bir satış alanı var. ordaki fiyatlar daha uygun oluyor.

en pahalisi italya o kesin, en ucuzu almanya olabilir

kur olarak en ucuzu hangısındeyse ordadır.

o nednele eur kullanan ulkelerde fıyat aynı.

digerleri arasında da en dusuk kur hangısıyse ona bak.

@bryan fury

eur kullanan her yerde ayni olmuyor fiyatlar, vergisel farkliliklardan oturu. en basitinden iphone fiyatlari. kdv ler de her ulkede ayri ayri

muthıs de bı fark yok?

Yara bandı mı yapıştırsa acaba. Kalıcı bi hastalık değil de dün akşam kesildi falan der.

caps olsaydı?

parmak mi yoksa tirnak mi yiyor?
tirnaksa, takma tirnak taktirsin. Sorarlarsa bunlar cikmayan ve kalici olanlardan der. esasli birine gitmesi lazim tabi isi bilen.

kendi fikrim: bunu yaptirirsa hem tirnak ve parmak yemez belki de. Goruntuyu gordukten sonra hosuna gidecektir.

bence manikürle falan biraz adam edebilirler. öyle gitsin.

parmak yiyiyor, etleri hep yenmis

genel olarak bu kendini yeme/zarar verme için kullanılan genel isim self destruction ama bu davranışı tanımlıyor bu davranışın ardındaki sebebler farklı şeyler olabilir

yiyorum desin işte ne diyecek başka

yiyorum desin dürüstlük iyidir

yok yalan söyleyek diyorsan radyoaktif atığa çarptı desin

birim metrekare maliyetini 650TL civarından alabilirsin.

tabi bu kullandığınız malzeme niteliğine göre yükselebilir.

her hafta fiks sorulan bir soru. google'da da bulabilirsin. standart bir bina metrekare biri fiyati 1000tl'den basliyor, 2000tl'ye cikiyor super luksler icin.

insaatla alakam yok ama ben bile ezberledim :)

@nochrist: 1000 TL standart bir bina için çok yüksek.

Ornekler uzerinden (100m2 4 kat, 50m2 4 kat, + bodrumlar) kac mt2 alinacagini hesaplayabilir misiniz?

Asagidaki rakamlar gercek maliyetlere yakin mi? Yakinsa her yerde gordugumuz standart bina hangi kategorilere tekabul ediyor?

www.gib.gov.tr

arsa hariç lüks konutlar için (akıllı bina vb. özellikler yoksa) 500-600 tlyi geçmez. toki evleri 25-350 civarı anca

izmir metrosunda biri metro gelmek üzereyken elinden kartını düşürdü, güvenlik görevlisi "bu metro gitsin iner alırız" dedi.

bir şey olmaz sanıyorum, metroyla enerji devreye giriyor diye biliyorum çünkü.

Metronun iki rayına aynı anda değerseniz elektrik çarpar diye biliyorum.
Tek raya değmekte sorun yok..

ortam öyle bir hale geldi ki ; önünde param düşse eğilip almam :)

eger metro yer altindaysa ve enerji hatti tepede degilse raylarda oluyor. zaten dikkat elektrik tehlikesi diye de gorurusunuz. indiginizde 3. rail'e degerseniz elveda guzel dunya.

en.wikipedia.org

inip almayın, mümkünse gidip bir görevliye söyleyin bu durumlarda. elektrikle oyun olmaz.

Kadikoy kartal metrosunda raylara birisinin dusmesi durumunda gorevlileri cagiran bir buton var. Gorevlilerden yardim istemek en dogrusu.

Elektrik carpabilir, o raylarin bir kenarinda bilmem kac bin volt elektrik geciyor. Yani raylarin bir kenarinda durdugunda carpmayabilir ama diger tarafina gidersen aninda duman olabilirsin.

geçen sene türkiyede bir kişi fotoğraf çekeyim derken elektrik akımına kapıldı.
lütfen dikkatli olun.

3.ray olduğu için tehlike diğer metrolara göre daha fazla. Aman diyeyim.

Akım 3. rayda olduğu için yakınlarda tren yoksa, üçüncü raya dokunmazsan çarpılmazsın. Ama yakınlarda bir tren varsa akımın dönüşünü normal raylara veriyor. O zaman işin rengi değişir.

Yenibosna metroda sorun olmuyor, üstte elektrik. taksimde de o taşlara basınca bir şey yok da. İlk atlayışta o ayakları o aralara getirmek sıkıntılı.

herhangi bir ithalat proseduru şeklinde. kdv+otv ve tabi nakliye +gumruk musaviri parası.

gumruk vergisinden muaftir.

iş iştir dicem ama her türlü sana bok atacak haberin olsun.

italyan ibnelik yapmış, adam da muhatap olabileceği tek kişi olduğun için haksız şekilde de olsa sana sarmış. durumu izah edip "kardeşim benimle alakası yoktu o olayın, bana sarıp duruyodun aq ne yapsaydım" de bence. makinayı alır almaz kendi bileceği iş. bence alır da zaten öyle dersen.

Calligrapherin diyecegini demeye geldim. Sat ama sen olma isin icinde.

@calligrapher, baldur2

benim icinde olmayacagim bir sekil ne yazik ki yok. ben de muhattap olmak istemem lakin bir yandan da adamin gobegi zke zke bana bagli, yoksa alamaz. o yuzden elim guclu yani.

Sat o zaman. Belki bu sefee yiyecegin kufurler hak edilmis olabilir;p. Saka bi yana kendin sat ve adamin mahcubiyetinden veya yuzsuzlugunden zevk almaya bak.

kaktır gitsin 15'e. ilahi adalet . calligrapher +1

bu sordugun sorularin tamami google da var, oncelikle onu soyleyeyim.

kisaca,

- kaleye dogru paralel giderken (sagdan ya da soldan) finesse shot kesin goldur

- ceza sahasi yayinin iki kenarindan vurduklarin gol olur yuzde 80

- skill moves: roulette, mcgeady turn, topukla one itme (sag analogla gidi yonune gore geri ileri), ball roll, body fake

kolay gelsin

@no christ requires, youtube videolarını ve yazılanları okuyorum. buradan da yazılanları harmanlamak istedim. cevap için teşekkürler :)

bence newton'un yaptıklarını newton yapmasaydı zamanla başkaları da yapardı.

ama einstain öyle mi?

Bilim alanındaki başarılar sayılarla ölçülemedikleri gibi, sıralanamazlar.

TESLA

tr.instela.com

sorunun iki kişi arasında olması farketmez :)

yahu teslayı da biliyorum ama sorum iki kişi arasında hangisi daha büyük başarılara imza attı? Hangisi en büyük demiyorum, basit bir soru.

tesla demeye gelmiştim demişler. yine de tesla.

edit: sadece ikisi arasındaysa bence newton, newtonun yasaları olmasa einstain'ın yasaları olmayacaktı.
newton değil başkası yapardı yazan olmuş, einstain değil başkası yapardı da denebilir.

Tesla rules

Einstein'in fiziğe kattıkları ve prestiji, manhattan projesini ve atom bombasını tetiklediğinden kendisine hiçbir zaman sempati duyamadım. Bu bir başarıysa, evet einstein.

Newton hem matematikçi hem fizikçiydi.einstein ise sadece fizikçiydi.newton kendi bulduğu fiziksel yapıları anlatabilmek için matematiksel yapılar da kurmuştur (calculus gibi). Bu yüzden newton ile herhangi bir fizikçi ya da matematikçiyi kıyaslasak da hemen hemen aynı şeyleri söylerdim.

teska ikisii de öper.

Nicola Tesla

Hollowlife tesla cevaplarını silse küfür edersiniz yetiş hollowlife

Newton. Sanayi devrimi, makinelesme o bu su oncelikle newton'un yolunu actiklari sayesinde olmus bence. Einstein da az degil ama oncelik newton'un.

Neticede tarihsel olaylardir. Zamanlarina gore degerlendirmek gerekir. Hadi Einstein'in donemini biraz anlayabildik diyelim, Newton'un zamanini tahayyul etmek bizim icin neredeyse mumkun degil.

albert tabıkı de. newton dunyada yolmuzu bulmamızı saglamıstır albert uzaya cıkarmıstır.

Newton bir öncü olmuştur. Sonra sırayla bir sürü buluş, düşünce, yöntem, varsayım öne atılmış ve gelişerek devam etmiştir. Halen daha devam ediyor.
Sanki Einstein bir kaç adım önde gibi, yine de Newton abimizin çalışmaları da öncüllük ve cesaretle konuların üzerine gitme, düşünme, araştırma ve tartışma anlamında büyük önem arzeder.

tesla +1

Einstein bence. Newton klasik fiziği ilerleten adam, çok şey kattı bilime tabii ki, ama Einstein çağının ötesinde bu adam. Çok sağlam teoriler üretti, şuanki gözlemlerimiz bile yarım asır önce ürettiği teorilere uygun bir şekilde gerçekleşiyor.

Bi de her iki satır okuyan bellemiş tesla. Neyse bişe demiyorum.

ikisi de buyuk isler yapmistir. bu nedenle su daha buyuktur denemez. fakat bence. ewton'un yaptiklari cok daha baska bir duzlemde degerlendirilmelidir.

newton sadece fizik kanunlari bulmakla kalmadi. kopernik, martin luther, galileo, descartes, newton, leibniz, locke, kant..

bu adamlarin dunyaya katkilari lineer bir sekilde ilerlemektedir. kilisenin alasagi edilip, boyundurugundan kurtulunmasi ile birlikte insanlarin aslinda doğanın bir dilinin olduğunu bulmasi, her doga olayinin aslinda bir açıklamasinin olduğunun kesfedilmesi ve sonrasinda gelsin aydinlanma cagi, gelsin sanayi cagi.

kopernik, galileo dunyanin güneş etrafinda döndüğünu ve insanin evrenin merkezi olmadigini kanitliyor (halbuki kiliseye gore evren insan icin yaratilmis, insanin etrafinda dönüyor her sey). luther babanin civeri kapiya cakmasi. descartes'in, newton'in dusunce ve fizige katkilari ile aslinda gokguruldemesinin tanrinin kizginliginin degil, bir doga olayi olduğunun anlasilmasi falan.

kant, locke, Rousseau, fransiz devrimi, sanayi devrimi. bin turlu sey var daha...

newton bu adamlardan biri olduğu icin gozumde yeri ayridir.

şuraya tesla yazanlara çamaşır makinesi mi alayım buzdolabı mı alayım diye sorsan komidin al derler.

şuraya tesla yazanlara karakalem mi yağlı boya mı diye sorsan suluboya diye cevap verir.

şuraya tesla yazanlara izmir mi istanbul mu diye sorsan jüpiter diye cevap verir.

einstein bence de. şuan modern fizik adı altında ne yapıyorsak einstein'ın çalışmaları sayesinde. hatta bildiğim kadarıyla kuantum fiziğinde newton'un kanunları geçerliliğini yitiriyor.

Newton'ın en büyük katkısı calculus'u geliştirmek oldu ancak rakibi de vardı; Leibniz. Newton ve Leibniz integral ve diferansiyel hesabını birbirlerinden bağımsız geliştirdiler (farklı gösterim ve sembollerle ama aynı şey).
Sonunda uzun uzun oturumlar düzenlenip tartışıldı, tarihe bunlar kimin olarak geçecek.
Newton'ın olarak geçti sonuçta ama siyasi gücünün de önemi büyük burada.

Einstein'ın teorileri ise genelde şu an adını hatırlayamadığım hocasının düşüncelerinin üzerine kurulu.

Tek bir kişinin öneminden bahsetmek zor bu nedenle, tüm insanoğlu aslında tek bir makina; birlikte yapmış her şeyi.

abi bence tekerleği bulan adam hepsine koyar ya.

kimler kimler yazıyor o tezleri ya. bitiyor ayrıca. işin garibi de şu, hocalar okumuyor bile.

kayranın kedisi seni çok iyi anlıyorum ben de senin gibi tezimi yazmakla uğraşıyorum, hocam da aynı dediğin gibi :( ve çook yavaş ilerleme kaydediyoruz uzattıkça uzattım bu sene son dönemim :( artık el mahkum bitmesi lazım ama nasıl. Umarım seninki de biter çabucak da kurtuluruz bu azaptan.

Bitiyor.

Bitiyor da inan makale yazmak daha kolayima geldi oyle soyleyeyim. Tezi yazmak dert degil de duzenlemek asil beni yerden yere carpmisti.yok cizelge tepede yok sekil altta yok puntolari hebele. Bilmiyorum alaninizi ama ben muhendisim, lab calsimasi apayri bir kisimdi ustelik deneyecegim unsurlari satin almadim onlari da kendim sentezledim ve urettim, onlarin karakterizasyonu arti denemesi ki reaktor islettim bu da gunluk 3-4 deney; 3-4 saat demek. Arti 9-5 enstitude bi projede calisiyorum ki konu da tezimden bagimsizdi. Heder oldum. Ama bu tempoda 1 ayda yazdim verdim. Yani oluyor hic kendinizi germeyin. Kimler kimler yaziyor yani oyle diyeyim. Elbette sancili oluyor baya gece-gunduz demeden biraz odaklanmak gerekiyor.
Tavsiyem ne yapin ne edin icerik kisminin basliklarini belirleyin, belirletin. Ve kuramsal ozeti elinizden geldigince bir an evvel tamamlayin. Dedigim gibi en muhimi icerikte mutabik olmak hocayla ve karar vermek.
Ben ingilizce yazdim tezimi o nispeten daha kolay oldu ceviri vs. derdim olmadan yazdim, bir de icerigi evvelden belirlemistim, yazma kismi yani 1 ay suren, basligi atip cildi teslim ettigim sure bu ayrica oyle diyeyim. Son dakkada su deneyleri de ekle denildi tabi, bunlara ragme bitti. Ben de biter mi bitecek mi diyordum ama inanin kendinizi juriye tuzlu mu tatli mi pasta borek alayimi sorgularken bulacaksiniz kendinizi goz acip kapayincaya dek. Mumkun oldugunca panik olmamaya calisin. Yazarken referanslari muhakkak ilistirin sonrasi sikinti oluyor bir de varsa eger bir sablon uzerinden giderseniz coook daha rahat edersiniz.

Hatta oyle hakim oldum ki yazma olayina ek is olarak su an bir baskasinin doktora tezinin duzenlemelerini yapiyorum, oyle kaptirdim:)
Ama kendi doktora tezimi 'tez' olarak yazmaya hic sicak bakmiyorum artik, 3 makale yayinlarsam dr tezi yerine geciyor benim okulumda, oyle yapacagin gibi duruyor. Neyse hayatimi anlattim gibi oldu biraz ama tez yazanin hali i tez yazan anlar.

Ben de off ne bahsediolar ha ne yakiniolar atla deve sanki derdim, hakkaten atla deveymis, ses etmiyorum artik sosyal medyada yakinan gorunce, icimden Allah yardimcisi olsun diyip geciyorum:) onemli olan icindekiler kismini olusturmak, gerisi geliyor. O kisimda sorun varsa en once onu halledin danismaninizla, nacizane tavsiyem.
Kolay gelsin, cabucak bitsin gitsin insallah.

Ben de tez yazmadım, hâlâ yazıyorum (daha 20 sayfa yazdım hatta) ama görünce dayanamadım.

Etrafımda tez yazıp bitirmiş çok insan var, ben de kendi tezimi yazmak yerine bol bol onları dinledim. En hızlı yazanlar kapanıp 2 ve 3 ayda tezi yazmış (alan hukuk bu arada). Danışman hocasını bir tezin başında, bir de savunma günü görenler daha hızlı tez yazıyor gibi bir izlenime kapıldım. Ben danışmanımı her gün görüyorum, her pazartesi "eee, haftasonu çalışmışsındır ne güzel sen, tez bitti mi?" sorusunu duyma ihtimali ruh sağlığımı bozacak yakında. Danışmanım tezleri okuyup virgüllerine kadar düzeltme yapan biri olduğu için bir baskı da oradan geliyor.

Okumalarımı yapıp üç günde makale yazmış olmama güvenirdim ama tezde sorun çok daha fazla kaynak olması bence. Bütün okuduğum kaynaklara hakim olamadım daha, ondan çok yavaş gidiyorum. Hani aklıma bir şey geliyor, bu görüşü kimde okumuştum diye kafayı kırıyorum bulana kadar. Yazmak istediğim her şey kafamda ama atıflarda feci dağıldım ben.

Doktora giriş sınavlarına kadar tezi yazıp kurtulma psikolojisine sokmaya çalıştım kendimi, bu biraz gaz oldu açıkçası bana. Bu gazla bu tez yazılır biter diyorum. Düşünsene arada doktora sınavına çalışıp, o sınavı atlatıp yazın geri kalanında tezle uğraşmak korkunç değil mi?

Ayrıca elmalı kurabiye +1; en sonunda o sayfa boşlukları, sayfa numaraları, özetler vs. ayarlanırken feci sinir geliyor insana; tezi yazmaktan beter.

Ha gayret bitsin bu tezler.

yakın zamanda 40 bin kelimelik edebiyat y.lisans tezi yazdım.
bir kere sistematik ilerliyor musun? nasıl yazıyorsun tezi? chapter'larını belirledin mi yoksa boş boş kitap mı karıştırıyorsun hala?

en iyisi ilk olarak giriş kısmını yazmaktır. bazıları sona bırakıcam ben onu der, ama giriş kısmını baştan yazmak yolunu çizmene ve çalışmanı sınırlı tutmana yardımcı olur.

sürekli olarak kaynakça tutmalısın, okuduğun her yeni makaleyi hemen kaynakçana eklemelisin. kaynakçayı da hangi stili kullanıyorsan (apa, mla, chicago vs.) en baştan o tarzda tutmalısın.

chapter'ların kaba taslaklarını hazırladıktan sonra chapter 1-2-3 gibi klasörler oluşturarak ilgili makale, notlar ve diğer materyalleri sınıfla.

bir döküman aç, okuduğun makalenin veya kitabın kaynakçadaki halini en üste yapıştır, sonra altına makaleyi okurken karşına çıkan muhtemel alıntıları yaz, sayfa numaralarıyla. bu şekilde ilerlersen metni yazmaya başlayınca makalelere ve kitaplara hiç geri dönüş yapmayacaksın, direkt o dökümandan çekeceksin alıntıları, tabloları vs. her şey elinin altında olacak.

arada ilham geldikçe birkaç paragraf döktür, illa bölüm 1, paragraf 1 şeklinde ilerlemeye çalışmana gerek yok. içi sıkılır öyle insanın. fikirler aklına geldikçe yaz bir kenara, ama kaliteli metin üretmeye çalış. yeri geldikçe o paragrafları yazına yapıştırıverirsin.

sistemli çalışırsan ve vaktini iyi kullanırsan elbette biter :) kolay gelsin.

Ben de yüksek lisans tezimi yazdım, bitti ve gerçekten zor bir süreçti. Şimdi de doktora tez öneri formumu hazırlıyorum, tekrar aynı süreç başlıyor :(
Son bir ay hiç uyumadan çalıştım, öyle bitti.

yurtdisinda yuksek lisans yapiyorsan osym tez arsivinden tezleri inceleyip bir konu seciyor, sonrasinda o konuda yazilmis tezlerden bir potpori yapıyorsun, hikaye kismi zahmetsizce bitmis oluyor. ekonometrik kismini da kendin uğraşıp daha iyisini yapiyorsun. bitiyor.

eksisozluk.com

eksisozluk.com

biter biter, neler bitmiyor :)

doktora tezimi yazmaya basladim ayrica :D

pasaport suresine gore degil, sunduğun ogrenci belgesine gore verirler. 6 aylik erasmus icin 1 senelik verirler buyuk olasilikla.

www.edutalia.com

bir bak istersen (cok seker adamlardir. bir arkadas :) )

öğrenci belgesinin yanısıra başvurunda beyan ettğin sağlık sigortasının süresi de etkiler. pasaportun süresi doluyor olsa bile sonuçta yurt dılında yaşayan biri konsolosluktan uzatabilir. kaldı ki yanlış hatırlamıyorsam formda sadece pasaport veriliş tarihi ve kurumu yazılıyordu. oturup oasaport fotokopisinden geçerlilik tarihini didiklemezler bile. italyan bürokrasisi buglar ile dolu.. tecrübe ile onaylanmıştır.

Cok tesekkurler artik icim rahat donebilirim italyaya :)

Makul bi yatırım yalnız bi ara rant vergisi getireceklerdi o işe ona bir bakın.

mantıklı bir projeden ev alıp tamamlandığında satabilirsiniz ama bunda kısa vadeli bir işlem olmaz.

ev almak ticaret mi hocam?
ben de bir iş kurup girişimcilik hevesiniz var sanmıştım

Milli emlaktan arsa alabilirsin. Detayları söylerim ama komisyonumu da alırım:)

100 bin tl ye alınan arsa 1,5 sene sonra 400 bine satılıyorsa bu ticarettir arkadaş kim ne derse desin sonuçta al sat yapıp paranı katlıyorsun.

oyle bir ulkeyiz ki, "ahanda ticaretle ilgili baslik. simdi ne super girisimcilik fikirleri vardır" diye actigin soruda bile adam "ev alalim mi" diye soruyor.

al al, hatta birazini da faize koyarsin omrunun sonuna kadar yersin, di mi? sizin ben ticaret anlayisinizi seveyim.

Temelden ev alırsan ve ev aldığın şirket patlarsa parana "güle güle" dersin iyi ihtimalle de yıllarını mahkeme koridorlarında geçirirsin. İlla inşaatle uğraşacam diyorsan güzel muhitlerde az biraz bakımsız evleri kovala, bunları alıp içini yenileyip sat. Bu da 200 000 TL ile olur mu, emin değilim.

eğer güvenilir bir tanıdık varsa kuaföre ortak olun yada kuaför açın.
200.000 tl sermaye ile açılan kuaför (ekip iyiyse) (yada ortak olunan-ortaklıksa 70000 iyidir) ayda en az 30000 bırakır. ortaklıkta ise 8-9000

şehir neresi?

bom katlanir degil, ic ice gecmeli olacak diye dusunun, itfaiye merdiveni gibi. uzunluk da 26m. den baslayip 56 ya kadar cikacak.

bizim ders notunda yazıyordu. birazdan koyarım.

Pnömatik Sistemlerin Avantajları
• Bulunabilirlik
• Depolama
• Tasarım ve kontrolde basitlik
• Hareket seçimi
• Ekonomiklik
• Güvenilirlik
• Çevreye karşı mukavemet
• Çevre açısından temiz
• Emniyet

Dezavantajları:
• Havanın hazırlanması
• Sıkışabilirlik
• Kuvvet
• Gürültü


başlıkları inceleyince aslında anlaşılıyor. yüksek yükleri pnömatikle kullanamazsınız. sıkışabilirlik nedeni ile gaz kötü bir seçim olur. sıkışması az sıvı kullanmanız gerekir.

yüksek devirlerde de güvenilir olmaz.

salçalı su yap, onu da tavuğun üstüne gezdirerek dök, fırına ver. mis gibi olur.

nefis ötesi olur. Ben de yapayım bari :)

yoğurt, salça, zeytinyağı ve istediğiniz baharatlardan oluşan bir bulamaç yapıp tavukları ona bulayın. tavuk göğüs fileto yağsız olduğu için fırında pişince çok kuru olacaktır. dediğim gibi yaparsanız yem kurumaz, hem de lezzetli bir sosu olur.

salçaya su kat ki, kurumasın et. göğüs eti zaten yağsız bir et olduğu için kuru olursa yavan olacaktır. o su kurumasını engeller.

benim önerim tavuk göğüslerini bir saat marine etmen. göğüsleri süt, karabiber, tuz, sarımsak, kırmızı biber, varsa biberiye ve kekik, bir tatlı kaşığı balın içinde bir-iki saat beklet derim. bu eti hem yumuşatacak, hem de lezzet katacaktır.

tavuk goguslerini salca+zyagi+yogurt sosuna bulayip dolapta beklet 2 saat. yoksa o etler kupkuru olur, buna mi özendim dersin.

Şöyle düşün eline 10 kiloluk poşet alıp koş bir de normal.
tabi fark eder.
Azmine sağlık pampa

o kilolar daha cok ceviklik anlaminda + - etki eder. staminan formuna bagli olan bir olay. ornegin o macta cabuk kesilmistin diyelim. eger spor yapmamissan kilo verirken, yine cabuk kesilebilirsin.

ceviklik anlamindaysa etki edecektir kesinlikle pozitif anlamda.

(her yaz kilo alip yaza veren bir iyim-body b. ile tbi ki)

teşekkürler, çeviklik anlamında sormuştum zaten

son durumda baya trolledi eleman bizi. bi de arkamızdan "amma yaygara yaptılar" demiş. kodomon post ergeni.

artık mesafeliyim.

zerre umursamıyorum.

anlam verememekle birlikte fazla iplemiyorum.

herhangi bir sorumluluk hissetmiyorum herkes intihar edebilir. benim işim değil.

"bsg, şov yapma" diyorum, bu tür şeylere ahlayıp vahlayanları da anlayamıyorum.

İntihar edecekler sessizce gidip ölüyor. Onlar ölmek istiyorlar. Ama bir de kurtarılmak isteyenler var. Hangisi geyik hangisi yardım çığlığı anlamak çok zor

kararlarına saygı duyuyorum, çok gürültü yapmadan bi kenarda intihar etmelerini istiyorum.

sallamıyorum.

yalnız olduklarını düşünüyorum ve bunun için üzülüyorum.
intihar etmek istemelerine bir sözüm yok ancak kendini kötü hissettiğinde bile arayıp birisine derdini anlatmak istemeyecek kadar yalnız olmak, ıssızlaştırılmak çok çaresizce ve üzücü bence.

sallamiyorum, olebilir.

bence bu durumdaki en büyük etken ab'nin imzaladığı serbest ticaret anlaşmaları. biraz açayım:

türkiye ile ab'nin ticari ilişkileri gümrük birliği üzerinden ilerliyor. gümrük birliği, tarife dışı engeller, vergi, kota gibi ticari engelleri ortadan kaldırdığı gibi 3. ülkere aynı tarifeleri uygulamayı gerektiriyor. yani ab 3. ülkelerle ilişkisini nasıl devam ettirirse türkiye için de geçerli oluyor.

örneğin, ab, kazakistan'a x ürününde y tarifesi koyuyorsa, türkiye de y tarifesi koymak zorunda. bu da ab'nin tekelinde gümrük birliği anlaşması içeriği sebebiyle.

ortak tarifelerin dışında, ab'nin sta imzaladığı 3. ülkeler gümrük birliği'nin getirdiği hak ve imtiyazlardan yararlanmakla birlikte türkiye bu 3. ülkere karşı aynı haklardan yararlanamıyor. bu şu demek: ab ve meksika sta imzaladı. meksika, türkiye'ye mallarını vergisiz sokabiliyor. ama türkiye mallarını meksika'ya vergisiz sokamıyor. bu da ticari açığı artırıyor. bunun sebebi tamamen gümrük birliği'nin içeriği. revize edilmesi şart.

geçenlerde bizim bakan zeybekçi "gümrük birliği'nden çıkarız" dedi ve olay oldu. ekşi'de adamı eleştirdiler bir ton. bu açıklamanın sebebi de şu: ab ve amerika sta imzalamak üzere ve türkiye anlaşma dışında kalıyor yine. bizim en büyük ticari ortaklarımızdan biri abd. -abd için aynı şey geçerli değil, türkiye abd'nin en büyük 32. ticari ortağı mı ne, bayağı aşağıda yani- şimdi ab ve abd anlaşmayı imzalarsa abd malları türkiye'ye vergisiz girecek. türkiye ise aynı haktan yararlanamayacak. eğer bu olursa türkiye'nin gsmh'si bile düşecek. cari açığın ne derece büyüyeceğini tahmin etmek bile zor. meksika, cezayir, güney afrika gibi ülkelerle de sta imzaladı ab, ancak hiçbiri amerika kadar önemli değil türkiye için.

bununla birlikte artık dünya ticaretinde yeni pazarlar açıldı. bu grafik sadece ab ve türkiye için geçerli değil. artık hindistan, çin, brezilya gibi ülkeler çok öne fırladı. yatırım ve ticaret oralara kaydı. bu hem türkiye hem de ab için aynı. her iki taraf da ithalat ve ihracatını yeni pazarlara kaydırdı. bizim için ortadoğu ve afrika da çok ciddi artış sağlıyor.

ab sta'lara devam edip türkiye'yi dışarıda bıraktığı sürece ve dünya pazarındaki kayma devam ettiği sürece bu düşüş devam edecektir. muhtemelen gümrük birliği'nin son bulmasıyla ab rüyası da biter türkiye için.

gumruk birliginin turkiyenin dis ticaretine etkisine bakan ekonometrik bir tez yaziyorum, o nedenle sormustum.

dediklerini bir arastiricam.

turkiyedekileri yakalamalari normal de, disardakileri de yakaliyorlar mi ki?

Risk alma bence.
Risksizce, başına iş getirmeyecek şekilde yap.

türkiye'dekileri de bulabileceklerini sanmıyorum twitter bilgilerini paylaşmadıgı sürece.

sen laf koysan hiçbişe değişmeyecek. o troller bu işi parayla yapıyo ve zaten amaçları seni beni delirtmek. ha vpn ile tor ile başın derde girmez ama ne gerek var? ekmeklerine yağ sürme siktir et gitsin.

evet. gerekli önlemleri alarak istediğin yerden istediğin gibi de sallayabilirsin aslında.

İŞSAZI
İSSİNİN
İSSASSIZ

yakananlar kimliklerini açık belirtiyorlar. (ad soyad vs.)

aksi takdirde fikir beyanından dolayı tivitır ip adresi beyan etmez.

yani vpn dahi kullanmaya gerek yok.

bir parça tavuk göğsü ince uzun doğrayıp sotele, o salatanın içine at. önceki kötünün iyisiydi, şimdi iyi oldu.

edit: bir parça dediğim, marketlerde falan iki parça şeklinde satılıyor ya 6-7 liraya, ondan bahsediyorum.

bol bol ye, yakinda gevis getirmeye de baslarsin. protein nerede birader?

o salatanin yaninda bir tutam tavuk gogsudur, biftektir, en olmadi ton baligidir. iste o zaman o salata ne salata, ne buyuk bir komutandir. sadece salata yemek yalnizca enerji kaybettirir, ne karbonhidrat ne de protein. bol bol diskilarsin anca fiber den oturu.

Bu marketlerde satilan tavuklar hayirsiz degil mi?

marketlerde satılan tek hayırlı ürün su. marketten alınan et de, tavuk da, süt de, yoğurt da fena şeyler aslında.

beyaz peynir diye birşey bulmuşlar - dene bir eklemeyi istersen salataya?

günün diğer öğünlerinde et yiyorsanız gayet iyidir. günde 3 öğün protein almamız gerekmiyor, kahvaltı öğle yemeğini besin değeri için, akşam yemeğini bol lifli tok tutması için yersin.

Ben pazardan yaptığım alışverişle 1 hafta idare edebiliyorum, o parayla dışardan yemek yemeye çalışsam bir öğün ancak yerim. Yani şöyle anlatayım: 1 kilo ıspanağı bugün 3 liraya aldım. O benim için 2 günlük yemek demek. Yemeği yaparken kullanacağım baharatı yağı pişirme için harcayacağım doğalgazı falan topladığımda, totalde her türlü kardayım. Tabii ben bir de yemek yapmayı seviyorum; angarya görmüyorum. Bu da artı motivasyon oluyor. Üstelik kullandığım malzemenin kalitesi olsun hijyen şartları olsun hepsi benim kontrolümde; dışarıda yapanın insafına bağlı değilim. Yani dışarıdan söyleyip yemenin hiçbir mantığı yok benim için.

migros sanal marketten söylersen de ayağına gelir, sana sadece tencerede tavada yemeği yapmak kalır, yapacağın şey zaten yarım saat sürer kompleks bir şey yapmıyorsan. ben uzun zamandır dışardan yemek söylemiyorum. hem sağlık açısından hem değişik şeyler yiyip içebilmek açısından hem ekonomik açıdan kendin pişir kendin ye olayı en güzeli. maddi açıdan fark olmaz olur mu hacı yapma lütfen, git bir yerden tavuk şiş söyle veya git bir yerde fettucini alfredo falan ye, en aşağı 15-16 lira sokanzi. sen elindeki malzemelerle 2-3 liraya hallediyorsun önüne gelen bir tabak yemeği. kesinlikle kendin yap yemeği. bir de yalnız yaşıyorsan damacana su yerine 5 litrelik eriklilerden al, damacanalar hem pahalı hem hijyenik değil, o su fışkıran yer deli mikrop dolu.

en ekonomiği ikisinden de biraz olanlar. hazır pizza 4lü 7 bilmem kaça alıyorsun atıyorsun fırına yeme dahil harcadığın süre max 30 dk. normal pizza söylesen 15 tl civarı bi büyük boy kampanyalı l.caesars (beni doyuranı seçtim). kendin yapmaya kalksan çok daha ucuza gelir, artan malzemeleri de değerlendirebilirsin ama çok vakit harcarsın. maddi olarak kendin hazırlaman hep daha ucuzdur çoğu yemekte ama zaman faktörü ve üşengeçlik bizi sipariş vermeye itiyor. sağlık kısmı çok ayrı bir konu oraya girmiyorum.

dışarıdan yemek söyleyince, tek öğünde minimum 15 lira gider. 24 saati tek öğünle kapatmayı planlıyorsa kişi, günlük 15 lira, aylık en az 400 lira gidecek demektir. aylık 400 liraya da gayet sağlam bir alışveriş yapılarak(Hatta tek kişi için bu para artırılarak da) , günde 3 öğün yemek yenebilir.

dışarıdan yemenin hiçbir avantajı yok.

yemek yapınca tek öğün için değil de biraz fazla yapılsa o "vakit harcıyoruz" durumu kırılabilir. mercimeği, çorbayı, pilavı falan iki öğün/gün üst üste yemek dert olmayacaksa bu biraz fazla yapma işi işe yarayacaktır. aynı şey soğan/domates doğrarken de geçerli.

yakın zamanda yaşadığım somut örnek.

yaklaşık 40-45 gün önceye kadar sürekli dışardan yerdim. nerdeyse 3 ögün. zaten kıloluydum. 1.5 pideden aşağı söylemezdim. 1500 lıraya yakındı aylık yemek harcamam. kı yaşadığım yer ucuz sayılır. çanakkale'nin bir ilçesi. yalnız bekarım.

şimdi diyetteym demiyorum, çünkü yemek alışkanlığımı ve yaşam stilimi değiştirdim.

evde sebze yemekleri yapıyorum. mesela yumurtalı ıspanak, pırasa, haftada bir nohut. haftada 4-5 gün et yiyorum. tavuk göğüsü veya butu haşlıyorum dometes sosu ile pişiriyorum. 300 gr et döner alıp ıkıye boluyorum. ıkı gun akşam yemeği yanına bol salata.

300 lıraya falan düştü mutfak harcamam.

elektrik faturası 35 lira arttı ( doğalgaz yok yaşadığım ilçede )

daha yazin tr'de tavuk gogsunun (kemiksiz) kilosunu 8-9 liraya aliyordum, neresi pahali bunun? tavuk herhalde dunyada en ucuz turkiye'de, bol bol hormonlu oldugunan oturu.

sikayet edecek yer ariyorsunuz yemin ederim. al tavuk goguslerini ye. ton dersen, kirmizi et dersen o zaman ok derim de tavuk sudan ucuz turkiyede.

kendi yaptığınla zaman harcıyorsun. biz erkekler oturup her öğün yemek yapamayız mutfağı sevmeyiz yapımıza ters. dışardakiyle aynı fiyata geliyor. neden zamanımı yemek yaparak öldüreyim?

nasıl aynı paraya geliyor anlamıyorum. 300 gr et döner 10 lıra şu an marketlerde. dışarda 300 gr et döner yemeye kalkın bakalım ne kadar ödeyeceksiniz.

herkes ya pahalı yemek örnekleri vermiş ya da angelus tek başına istisnai bir durum oluşturmuş. hadi angelus yemek yapmayı seviyor, ıspanağı bile severek yiyebiliyor. e ben evde kendim yapsam napacam her gün aynı yemekler ufak değişikliklerle çünkü sıkılıyor insan sürekli yemek yapmaktan. tavuk göğsünün kilosunun fiyatından haberim var da tavuk göğsünü yenilebilir hale getirmek hiç de kolay bir şey değil bir ton çeşni katman gerekiyor içine, yan malzeme vs. benim kafamdaki şuydu. tavuk pirzola mesela daha yenebilir tavuk göğsüne göre 10 lira diyelim 1 kilosu o civarda bir şey işte. dışardan bir tavuk dürüm veya tavuk ekmek de 5 lira civarı hatta daha ucuz olan yerler var. sağlığı falan siktir edecek olursak ben bu tarz bir "avantaj"dan bahsediyordum aslında.

valla dostum 1,5 senedir falan yalnız yaşıyorum ben de. aynı soru bende de var ama benim gittiğim çözüm şöyle oldu. mahallede bir tane esnaf lokantası var. onunla anlaştım. öğünü 6 liradan bana 3 çeşit yemek veriyor. 3 çeşit dediysem bi salata-cacık vbç 2 çeşit yemek işte. kuru-pilav-salata gibi.

aramızdaki anlaşma da şu. parayı peşin veriyorum. misal 20 yemek parası veriyorum 120 lira. 20 yemek yiyene kadar bidaha para vermiyorum. o da muhtemelen benim parayla pazar falan yapıyordur. öyle anlaşıp gidiyoruz. daha ekonomiğini bulamadım.

makarneksler var aparatif arada bi kısa sürede iyi gidiyor. konserveler bim de falan oldukça ucuz fiyata. arada bir de dışardan söylüyorum işte. daha evde bir kere normal yemek yapmadım.

neden sadece erkeklere soru? ev ekonomisi kadınlar için işlemiyor mu?

ikinci olarak gözünüzü seveyim o ıspanak dediğiniz sebzeyi kınıyorum ve ona epey kötü sözler hazırladım. ıspanağa gelene kadar bin çeşit çok güzel sebze var.

o dışardan ısmarladığınız yemeklerin içine ne konulduğunu, nasıl hazırlandığını, hangi katkı maddeleri konulduğunu biliyor musunuz?

son yazdığına cevap vereyim. tavuğun sadece göğsünü yemek zorunda değilsin. çeşitli yerlerinden çeşit çeşit yemek yapabilirsin. misal ben pirzolasını çok seviyorum. güzelce derisini sıyırdıktan sonra enfes oluyor.

kaliteli bir tavukla içine sakatat dahil ne konulduğu belli olmayan 5 liralık tavuk döneri karşılaştırıp x.tir etmişim sağlığı diyorsan o da senin bileceğin iş.

sadece akşam yemeklerini dışarıdan söyleyerek aylık 300/350 lira gibi bir masraf ile altından kalkabilirsin, yemek yapmak için harcayacağın zaman+ alış veriş için zaman + temizlik + doğalgaz+ elektirik düşünülürse tek başına normal biri için mantıklı (günde 10 liralık sipariş için konuşuyorum tabii) ancak bunun da çok uzun süreli olmaması iyidir, ne bileyim yeni eve çıkmışındır yemek yapmayı bilmiyorsundur 1 sene yaparsın. zira dışarıdan dondurulmuş veya hazır yemek ile birlikte ileriye dönük ciddi sağlık problemleri de üstleniyorsun, böbrekler, karaciğer mide problemleri yaşayabilirsin ilerleyen yaşlarda, o zamanda milyarlarca lirayı sağlğın için harcarsın, orta vadede mantıklı o yüzden.

ancak iki ve/veya daha fazla kişi için her şekilde çok masraflı oluyor o zaman yemek yapmak daha mantıklı hale geliyor.

eğer 2 veya 3 öğün de dışarıdan yiyeceksen zaten astarı üstünden pahalı gelecektir.

basit yemekler yaparak arada dışarıdan söyleyerek ayın masrafı yapabilirsin daha iyi olur bence.

3/5 yemek yaptığın zaman zaten pek çok malzemeyi tekrar kullandığından masrafında düşüyor ve pratikleşiyor yemek yapmak.

önce kendini yemek yapmak için motive edeceksin, istekli olacaksın, gün içerisinde mutfakta da vakit geçirmekten hoşlanmaya çalışacaksın. bunun yolu da farklı ancak basit yemek tariflerinden geçiyor bana kalırsa. mesela aşağıdaki siteleri kaydet, kenarda dursun. 2-3 yemek seç kendine. bir hafta mesela sadece tavuk ve sebze, diğer hafta mesela et, kıyma ve sebze yemekleri yaparsın, ona göre haftalık alışverişini de yaparsın. genel itibariyle çok ekstra durumlar olmadığı sürece 40-50 liraya çözüyorum ben haftalık alışverişi. yemek ise haftada 2-3 gün yaparım ve porsiyonlara ayırıp buzluğa atarım.

bu siteleri vermemdeki sebep ise hepsinde tariflerin adım adım fotoğraflı olması. direkt fotoğraflarla ilerlemek oldukça pratik geliyor bana. tarif basit midir, ne kadar zaman harcarım...vs daha iyi anlıyorum.
www.budgetbytes.com
www.couponclippingcook.com
www.munchkintime.com
thepioneerwoman.com

kibar arkadaşlara cevaben: ev ekonomisi soruları ve sorunları her iki cinsiyet için de geçerli olduğunu, özellikle duyuruda öğrenci ya da çalışan bir çok yalnız yaşayan kadının da bulunduğunu, onların da yemek yapma-yapmama, alışveriş, yemek pişirme tecrübelerinin olduğunu hatırlatayım.

kadınların bu konuda herhangi bir sorunu olmadığı varsayılmış sanırım.

varsayım doğruysa tam tersi daha çok tecrübeleri olduğu için kadınlara da sormak daha iyi olacak diye düşünüyorum.

bütün varsayımlarınız cinsiyetçi. saydığınız şeylerin hepsi kadınlar için de geçerli.

ben bunu sadece bir cümle ile belirttim. gereksiz tartışmalara gerek yok. siz önerilerinizi belirtip geçin lütfen.

istediğim şeyi istediğim şekilde sorarım da artık senin şu her duyuruya gelip bikbik etmenden, her şeye ve her cevaba saldırmandan sıkıldım artık. gelip bi ton gereksiz saldırgan laf ediyorsun sonra da cevap ver geç diye millete laf mı çakıyorsun bence onu asıl senin yapman lazım. he cinsiyetçi evet biz üstün sınıf olan erkeklere sordum bu soruyu sadece evet cinsiyetçiyim. bıktırdın buradaki insanları şu feminik feminik saçmalıklarınla.

mea ben sana bu tarz duyuruları yasakladığımı sanıyordum? ayrıca sadece erkeklere sormasında bir beis görmedim. kendi içinde bulunduğu durumu yaşama ihtimali en yüksek gruba sormuş bu soruyu.

evde yemek yapman her zaman daha hesaplı ve sağlıklı ancak ben bu konuda üşenip üşenmediğime bakıyorum. üşeniyorsam ya da çok acıktıysam veriyorum siparişi geçiyorum. zamanım varsa ve yapacak başka bir şeyim yoksa kendi başıma bir şeyler yapmaya çalışıyorum.

hile var. olmasa da biz türkler yapamayız.

omuzlardan dogru seni kaldiran bir sey olursa elbette yapabilirsin.

bunun gercek oldugunu dusunup de bu soruyu soruyorsan bir doktora gorun kardesim.

kesin ip var

Gerçek olmadigini sonra farkettimama bi yandan da olabilir gibi geldi.

bu adam kendi çapında bayağı ünlü biri, bilgisayar efektlerini çok iyi kullanıyor. diğer videolarını izle anlarsın.

yani ip var.

Evet başka videolarini da izleyince gerçek olmadigini anladim ama keşke gerçek olsaydi. Baya eğlenceli olurdu.

tanıdık diyaliz merkezi var, yardımcı oluruz

7 referansı olanın da böbrek avi olma ihtimali var tabi. sen bu yola baş koyduysan böbreği gözden çıkaracan zaten hacı. bu risk hep var. her buluşmadan sonra böbrekler sağ salim yerinde duruyorsa birkaç rekat şükür namazı kılarsın.

insanlara güven biraz. bu arada çok çirkin bir mentaliten var. gideri var diye yaklaşan,host isteği gönderen insanlar oldukça senin gibi, insanların türklere bakış açısı değişiyor. böbrekten önce kafa için endişe etmelisin

abi sen türk insanısın. koyun eti diye köpek eti, tavuk diye martı, antep fıstığı diye kurutulmuş bezelye yiyorsun. senden aldıkları böbreği başkasına takmazlar. o riske girmezler.

bobregi kaptirma ihtimali denildigi gibi her zaman var. tek referansi olana ben olsam guvenmezdim.

o degil de numunelik adam gelmis mentalitene bok atmis. couchsurfingin yalnizca couchsurfing oldugu zamanlar 5-6 sene evveldi. bugun cs en iyi pickup sitelerinden. goren de herkes sadece kalmaya gidiyor sanacak. mal degilsen 7/10 konaklamada takilirsin da. insanlarin turklere bakis acisi bu nedenle degil, hali hazirda var olan bin turlu farkli nedenden dolayi degisiyor. eli yuzu duzgun biri birine yazdiginda hic kimse sikayetci olmuyor merak etmeyin.

Couchsurfing de birinde "giderli" diye kalmak tam bir türk mantalitesinin ürünü. Bence kadın düşünsün bu bana sulanır mı diye.

cs'te şöyle davranacaksın: kafanda acaba varsa kabul etmeyeceksin o daveti. ben 40'tan fazla insan ağırladım evimde bir o kadarını da reddetmişimdir. referanslara, profilinin doluluğuna, yazım tarzına, vouchlara bir ton şeye bakıyorum

fransa'da carrefour var, direkt aklıma o geldi.

danimarka'da netto var.
ek; aldi, fotex, kvickly, irma, kiwi.

kaufland var romanyada.

almanya:
aldi, edeka.

Spar, Eurospar, Marks&Spencer, Tesco

İtalya'da despar

aldi, netto, irma, 7-eleven, dm, fakta, alepa, lidl, prisma, sale, siwa, prisXtra, spar, k-extra, k-market.

polonya'da biedronka küçük oluyor şubeleri. tesco da var.

piotr i paweł var kazıkçı herifler.

Żabka var bu da şok falan tadında bizim.

İsveç'te Hemköp, ICA, Netto, Willys, Lidl mevcut. Ayrıca tüm ülke geneline yayılmış Pressbyrån denilen marketler var. Tam olarak süpermarket kavramına uymasa da mini market hesabı.

ingiltere: tesco, sainsbury's(salisbury yazmışım 'swh'), asda

ingiltere

en buyuk ikisi,

Tesco, Sainsburry's

Sonra,

Waitrose, Marks & Sepencer falan

isviçre'de her yer migros

rusya'da "okey" var.

continente - portekiz.

hafızamı zorladım ama sadece italya'da carrefour ve türkilerde rammar (migros muadili, koç'un sanırım) olduğunu hatırlayabildim.

milano, italya: esselunga, carrefour, billa, lidl, pam, iper, coop

verona, italya: migross

roma: gc

* her sehrin marketleri farkli neredeyse

milano: auchan

mobildeyim.

Almanya:
Aldi, edeka, rewe, lidl, real
Başka gelmedi aklıma

www.eksiduyuru.com

Fransa: auchan, casino

Almanyaya ek, norma, penny

Fransa: Carrefour, uexpress, casino, simply, monoprix, dia, lidl

İsviçre: Migros

Belçika: Aldi

Bunlar bildiklerim.

litvanya-letonya : rimi, maxima, iki

İspanya : Carrefour, Hipercor, Eroski, Alcampo

prag'da tesco ve albert

İspanya: Mercadona, Consum ve Opencor

elbette var yapan, lakin ne alisverisi? elektronik mi? ayakkabi mi? giysi mi? seks oyuncagi mi?

ayakkabi

prosedür yok ki.
ürün kargo hariç 75 euroyu geçerse %20 vergi ödersin ekstra.
amazon 75 euro sınırını geçerse vergiyi otomatik alıyor, uğraştırmıyor.
ucuza demişsin de kime göre neye göre ucuz anlamadım.

ebay var, aliekspres var, ürün eline geçmeden onaylamıyorsun ücreti.

Sac bakım ürünü alıcam 3 adet. Türkiye de 900 küsüre geliyo yurtdışından aldığımda direkt adresime mi geliyor gumruge mi gidiyor nasıl oluyor süreç ?

direk adresine gelir, ama 75 dolardan yüksek ise vergilendirilir, aşağı yukarı aynı paraya mal olur hesabını iyi yap.

Yüksek evet

saç bakım ürününüzden kastınız sıvı krem, şampuan filansa onlar da gelmiyor diye biliyorum. ben hep elektronik, ıvır zıvır, tişört filan alıyorum fakat sıvılar hakkında direk kanun var

Saç bakım losyonu kerastase ın

valla ilgili kanun maddesini yapıştırmayı çok isterdim aradım ama bulamadım. kozmetik ürünleri gelmiyor yurtdışından, gelir ama gümrüğe takılıp geri gider. google'a 2011 kozmetik yasağı, kozmetik yurtdışı yasağı filan yazarsan inceleyebilirsin

buldum

“`Kozmetik ürünleri ile tedavi amaçlı olmayan gıda takviyeleri ve sporcu gıdalarının muafen posta ve hızlı kargo yoluyla getirilmesi tamamen yasaklanmıştır. Bunun dışındaki eşya için muafiyet hakkının kullanımına, 2 ayda en fazla 1, yılda en fazla 5 şeklinde bir sınırlama getirilmiştir”

www.kadinlarkulubu.com

peki biri getirebilir mi yurtdışından